Marmara Denizi’nde müsilaj kabusu geri döndü: Balıkçılar çaresiz
- Ordan Buradan

- 22 Eyl
- 3 dakikada okunur
Yoğun denizanası tehlikesi ve yeniden beliren deniz salyası (müsilaj) Marmara Denizi’nde balıkçıları vurdu. Uzmanlar, iklim değişikliği ve kirlilik nedeniyle Marmara Denizi müsilaj sorununun tekrar ortaya çıktığını, acil önlem alınmazsa kalıcı bir çevre felaketine dönüşebileceğini belirtiyor.

Marmara Denizi Müsilaj problemi sürüyor. Marmara Denizi’nde birkaç yıl aradan sonra müsilaj yeniden görülmeye başladı. Bölgedeki balıkçılar, aynı anda yaşanan denizanası istilası ve “deniz salyası” olarak da bilinen yapışkan kütlenin ağlarını tıkaması yüzünden avlanmakta güçlük çekiyor. Özellikle gece saatlerinde balığa çıkan tekneler, ağlarını sudan çektiğinde balık yerine sümüksü bir madde ve yoğun denizanası kalıntıları ile karşılaştıklarını bildiriyor. “Normalde Eylül ayında lüfer peşinde olurduk, şimdi denize çıkamıyoruz” diyen balıkçılar lüfer avı sezonunun da müsilaj nedeniyle heba olduğunu ifade ediyor. Bir balıkçı temsilcisi yaşananları “Bıktık artık, iki sene önce ‘bitti’ dediğimiz müsilaj yine başladı” sözleriyle dile getirerek yetkililerden yardım talep etti. Şu anda Marmara’nın Bursa, Tekirdağ, Balıkesir gibi farklı illere kıyısı olan kesimlerinde balıkçılar çaresiz bir şekilde gelişmeleri izliyor.
Balıkçıların aktardığına göre, müsilaj ve denizanası yoğunluğu birlikte balıkçılık faaliyetlerini felç etmiş durumda. Ağ gözleri yapışkan maddeyle dolup tıkanırken, denizanalarının temas ettiği balıkçılar ciltlerinde yanma ve yaralarla karşılaşıyor. Küçük tekneli kıyı balıkçıları, “Denize ağ atacak halimiz kalmadı” diyerek teknelerini limanda tutuyor. Büyük teknelerden bazıları ise Marmara yerine Ege ve Karadeniz’e yöneliyor. Balıkçılık sektörü temsilcileri, av kaybının ekonomiye de yansıyacağını belirterek “Marmara’da balıkçılık bitme noktasında, birçok aile geçim sıkıntısı yaşayacak” uyarısında bulundu. Uzmanlar, müsilajın deniz dibindeki yaşamı boğarak balık ölümlerine yol açtığını ve genel olarak deniz ekosistemi üzerinde ciddi tahribat bıraktığını vurguluyor. Müsilajın zararları arasında deniz suyunda oksijenin azalması, su altı yaşamının zarar görmesi ve turizm ile deniz ulaşımının olumsuz etkilenmesi de sayılıyor. Geçmişte yapılan sınırlı müsilaj temizleme çalışmaları ile yüzeydeki kütle toplanmış olsa da sorunun kökten çözülmediğine dikkat çeken çevre gönüllüleri, kalıcı önlemlerin şart olduğunu belirtiyor.
Peki, uzmanlara göre müsilaj nedir ve müsilaj neden oluşur? Bilim insanları, müsilajı denizlerdeki plankton gibi mikroorganizmaların aşırı çoğalması sonucu su yüzeyinde ve kolonlarında beliren, yapışkan kıvamlı organik bir kütle olarak tanımlıyor. Marmara gibi yarı kapalı ve kirletici yükü yüksek denizlerde, ilk tetikleyici etken deniz suyunun alışılmışın üzerinde ısınması. Deniz suyu sıcaklıkları, küresel ısınmayla birlikte Marmara’da yükselerek mikroorganizma faaliyetlerini artırıyor. İkinci büyük etken ise yıllardır biriken deniz kirliliği. Evsel ve endüstriyel atıkların yeterince arıtılmadan Marmara’ya deşarj edilmesi, azot ve fosfor gibi besleyici yükü yükselterek plankton patlamalarına yol açıyor. Uzmanlar, özellikle İstanbul ve çevresindeki nüfus yoğunluğunun getirdiği çevre kirliliği baskısına dikkat çekiyor. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Yine, yeniden müsilaj başladı” diyerek Eylül ortasından itibaren Marmara’nın çeşitli noktalarında ilk müsilaj tabakalarının tespit edildiğini açıkladı. Sarı, normalde Ekim-Kasım gibi görülmesi beklenen olgunun bu yıl Eylül’de ortaya çıkmasını iklimsel anormalliklerin ve kirlilik yükünün bir işareti olarak değerlendiriyor. Son ölçümlere göre su altında 15-20 metre derinlikte bile müsilaj oluşumları kaydedildi. Bu durum, önlem alınmazsa birkaç hafta içinde Marmara genelinde tabakalaşmış müsilaj tekrar başladı manzaralarıyla karşılaşabileceğimiz anlamına geliyor.
Sorunun çözümü noktasında ise yetkililer ve uzmanlar benzer görüşte birleşiyor: kalıcı önlem, kirliliğin azaltılması. Marmara’yı kurtarmak için geçen sefer hazırlanan Marmara Denizi Eylem Planı’nın tam uygulanması gerektiği sıkça dile getiriliyor. Bu planda yer alan atık su arıtma kapasitesinin artırılması ve denetimlerin sıkılaştırılması hedefleri yeniden gündemde. Özellikle büyük şehirlerin ileri biyolojik atıksu arıtma tesisleri ile donatılması acil bir ihtiyaç olarak görülüyor. Uzmanlar “Müsilaj nasıl önlenir” sorusuna, “Marmara’ya giren kirliliği kesmeden önlenemez” cevabını veriyor. Yani fabrika atıkları, kanalizasyon ve tarımsal akıntılar gibi kaynaklar kontrol altına alınmadan ve mevcut arıtma tesisleri tam kapasiteyle çalışıp yenileri devreye alınmadan müsilaj sorununun çözülmeyeceği belirtiliyor. Aksi takdirde, her birkaç yılda bir Marmara’nın benzer bir krizle gündeme gelmesinden endişe ediliyor. Nitekim uzmanlar, gerekli adımlar atılmazsa denizanası tehlikesi ve müsilajın el ele vererek Marmara’da kronik bir ekolojik çöküşe yol açabileceği uyarısında bulundu. Yetkililer, sorunun yeniden baş göstermesiyle birlikte bilim insanları ve ilgili kurumlarla acil toplantılar yaparken, kamuoyu Marmara’dan gelecek haberleri tedirginlikle izliyor. Son gelişmeler, Marmara Denizi’nin kaderinin önümüzdeki adımlara bağlı olduğunu gösteriyor; müsilaj kabusu geri dönerken, gözler şimdi bu gidişatı durduracak önlemlerde.



Yorumlar